Mizahı sevdiğim, blogun adına ve sloganına da bakarak, sanırım çok da bilinmeyen bir şey değil. Bu yüzden ben bu 9. gününü idrak ettiğimiz gelişmeleri mizahi yönüyle de takip ediyorum. O yüzden aslında sosyal medyada dolanan, yüzünüze tebessüm, içinize umut dolduran Gezi Direnişi’nin bomba sloganlarını, deyişlerini, yorumlarını derleyecektim. Bu direnişi hep güzel anılarıyla gülerek hatırlayalım diye. Ama onu başka gün yapmaya karar verdim. Çünkü bugün anamı da aldım Gezi Parkı’na gittim. Aslında sadece anamı almadım, ek olarak babamı da aldım. (Hep inek bir öğrenciydim, öğretmenim 1 istese ben 2 yapardım:P) Gördüm ki orada mizahın yanı sıra bir çok yüz güldüren şey daha var!
İmkanı olan herkes mutlaka gitsin, oradaki havayı mutlaka yaşasın.
Evet, sosyal medyada olduğu gibi orada da ORANTISIZ MİZAH var!
Ama ek olarak orada ORANTISIZ SEVGİ var!
Orada ORANTISIZ İYİ NİYET var!

Bu delikanlı, açmış “SARILMAK SERBEST” yazılı pankartı, isteyen herkese sıkı sıkı, yürekten sarılıyor. Kız, erkek, yaşlı, genç… Resimdeki annem. Delikanlı ilk önce elini öpmeye yeltendi, biliyor musunuz? Ne de olsa çapulcu. Annem kulağına “Yolunuz açık olsun yavrum” diye fısıldamış, “Hepimizin” diye cevap vermiş o da.Annemden önce de arkadaki kasketli amcaya sarılmıştı. Ben ağlamakla meşguldüm. Fazla dozda umut alımından! Başbakan geziye değil de Gezi’ye gitse, şu çocuk ona bir sarılsa, yemin ederim yumuşar yüreği.
Kim yaptıysa şapka çıkartmak lazım,–sokak çocuklarıydı sanırım- organize etmişler: kimi çöpleri topluyor, kimi çay kahve servisi yapıyor. (Şimdi organize dedim diye yine bu sivil direniş hareketi birilerinin üstüne kalır mı?) İlk buldukları oyun imkanında da çay arabasını bırakıp, hoop geçiyorlar direksiyonun başına mesela…
-
-
çöp toplayan çocuklar
-
-
çay, kahve isteyen?
-
-
hmm boş ver çayı kahveyi. direksiyon hangisiydi?
Gençler gelip gelip kandil simidi, kurabiye vb ikram ediyorlar. Kimi bir araya gelmiş meditasyon yapıyor, kimi uyuyor, kimi harıl harıl bir şeyler yapıyor. Mesela bir organik tarım alanı yapmışlar: maydonoz, domates, biber ekmişler, çapalamışlar, sulamışlar. Önüne de şunları yazmışlar:
Yani orada ORANTISIZ ZEKA da var!
ORANTISIZ BARIŞ da var. Her yerde ŞİDDET istenmediğine dair uyarılar asılı!
Sık aralıklarla ağaçlarda anayasal haklarımız asılı. Eğer bir göz altı durumu olursa ya da polis müdahalesi, neler yapılması gerektiği yazılı. Gaz maskeleri, solüsyonlar, mide ilaçları herkesin alabileceği şekilde çeşitli yerlere bırakılmış…
Tam oradayken telefonla bilgi geldi: “Mecliste, Belgrad ormanını da ilgilendiren özel orman alanlarındaki yapılaşma oranını yeniden düzenleyen maddenin, tasarıdan çıkarılması önerildi.” Bu haber bağırarak duyuruldu, coşkuyla alkışlandı.Herkes ve her kesim tarafından!
Yani anlayacağınız orada ORANTISIZ HABERLEŞME de var!
Duymuşsunuzdur, bir kütüphane oluşturuldu parkta. Herkes ister kitap getiriyor, ister kitap alıyor. Biz götürmekten yana kullandık hakkımızı!
-
-
ilk kurulduğu gün kütüphane
-
-
vallahi kütüphaneye elimi attım, bu kitaplar geldi!
-
-
bunu da sabah Ayça tutuşturdu elime, sanki nereye gideceğimiz içine doğmuş gibi
Orada ORANTISIZ YARATICILIK var!
Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.
Ve bu direnişin, böyle kelebek etkisi yaparak tüm yurda yayılmasının arkasındaki SIR tüm bu güzel şeylerin ORANTISIZLIKLARI bence.
Parktan döndük, ağzımız kulaklarımızda. Dünya daha da bir güzel göründü gözümüze. Teşekkürler çapulcular. Elinize, yüreğinize sağlık. Böyle güzel bir dalga başlattığınız için.
Bugün kandil. Bu günün de yüzü suyu hürmetine bu mikro cennetin makroya taşınma ihtimali nedir acaba?