Yok dinlemekten bıktığınız şu ortalığa saçılan kayıtlardan bahsetmeyeceğim.
Şöyle boğazıma yumru oturmasına sebep olan; insanı hem buran hem de güzel hislerle dolduran bir dernekten söz edeceğim.
Geçen görümcem “Kanlıca’da Serhan Şeşen Derneği var. Ev gibi. Mutfakta pişiriyorlar, tabağına alıp, hem yiyip hem de müzik ziyafeti çekiyorsun. Çok samimi bir ortam. Grup Gündoğarken varmış. Gider miyiz?” dedi.
Pek Grup Gündoğarken hayranı değilimdir ama “Gideriz” dedim.
Grup Gündoğarken’in solistlerinden Burhan Şeşen’in oğlu Serhan Şeşen’i hatırlıyor musunuz? 2008’de o zamanki adıyla Sema Hastanesine yüksek ateş ve halsizlik şikayetiyle baş vurup, menenjit olduğunun zamanında anlaşılmaması sebebiyle erken yaşta hayata gözlerini yummuştu. Basında epey yer aldığı, sonunda iki doktor ceza aldığı için mutlaka duymuşluğunuz vardır.
Şeşen biraderler göçüp giden evlatlarının ardından “Serhan Şeşen Müzik, Felsefe ve Yaşama Saygı Derneği” kurmuşlar. Türlü türlü sanat etkinlikleri, dernekte konserler düzenleyip geliriyle de konservatuarda okuyan gençlere burs veriyorlarmış.
Dernekte her yer Serhan’ın resimleriyle dolu; bebeklikten-yakışıklı bir delikanlı olduğu döneme kadar. Kasvet yok, mağduruiyet yok herkes ışıl ışıl herkes gülüyor. Baba Serhan Şeşen’e baktım-zira en önde oturuyordum-şarkı söylerken, oğlunun resimlerine daldı gitti ama hep mütebessüm.
Müzik aşkıyla dolu, ışıl ışıl bir genci yaşatmanın ne güzel bir yolu değil mi? Aynı şekilde Cem Geyran Deniz Kabukları Müzesi var Dragos’ta, o da yine bir babanın oğlunu yaşatmak için küçük çocuklara sunduğu olağanüstü bir armağan. Onun da hatıra defterini okusanız, tüyleriniz diken diken olur. İnsanların ne şık acıyla baş etme şekilleri var değil mi?
Mırıl mırıl şarkılarımızı söyledik, yedik, güldük eğlendik. Çayı harika bu arada, nasıl güzel kokulu. Gecenin bitişinde müzisyenlerden Murat Bey masaya yanaştı: “Hiç bu kadar çay içen bir grup görmedim. Gece uyuyabilecek misiniz merak ettim.” dedi. Artık nasıl abarttıysak.
Neyse orda email adresimizi bırakmıştık. Ertesi gün bir mail geldi. 27 Şubat serhan Şeşen’in doğumgünüymüş, o günü dernekçe “yaşama saygı günü” olarak kutluyorlarmış. Mektup şöyleydi:
Serhan’cım merhaba,
Tam 32 sene olmuş güneşli bir Cumartesi günü Bakırköy Özben Hastahanesi’nde dünyaya gözlerini açman.Sonrasında kısaca hep hayatımıza kattığın sevinçler mutluluklar…Boş bir sayfaydık içimizi hep güzelliklerle iyiliklerle doldurdun.Dokunmadan sevmeyi de öğrendik sayende.Bu doğum gününde de saat 14.00 de Acarkent Doğa Koleji’nde Gündoğarken ve Gülcan Altan’ın katıldığı,Beykoz Omurilik Felçlileri Derneği ve Beykoz Eğitime Destek Derneği için bir konser düzenliyoruz.Tabii ki senin sevdiğin şarkıları da çalacağız merak etme…Doğum günün kutlu olsun…
Burhan Şeşen
Belki siz de rahmet okumak istersiniz diye anlatmak istedim.
Babacım demişken, kelimeyi gerçek anlamıyla kullanan bir yazı daha var. Elif Yılmaz yazmış. Ben çok beğendim, buyrun okuyun (tık)
1990 yılında Kuşadası Altın Güvercin yarışmasında Burhan Şeşen ve oğlu serhan Şeşen’in katıldığı şarkı “SÖZ MÜ BABACIM?”