Evde bir bayram havası…


-Anne biliyor musun? Bugün en önde oturdum!
-Gerçekten mi? Sonunda oturdun ha? Eee nasıl bir his?
-(Hafif burun kıvırarak) Pek de bir farkı yokmuş. Ama dün öğretmen beni yer değiştirmek için kaldırınca çok heyecanlandım. Ender ‘Ela’nın gözleri parladı’ dedi. Bütün sınıf güldü. Sonra öğretmen yine ortada bir yere oturttu. Çok bozuldum. Ama önde oturan arkadaşımla anlaştık. O da Ada’nın yanına geçmek istiyordu. Öğretmenime ‘yer değiştirebilir miyiz?’ deyince, geçirdi. Çok mutlu oldum! Çoook mutlu oldum!

 

 

E bir anne olarak ben de kuzumun mutlu olmasına mutlu oldum. Hem sağlıklıyız hem kızım en önde oturuyor. Daha ne isterim?

Bu bayram sevincinin öncesi için bir tık

Örgü bilip, başa çorap örmeyenlerden misiniz?


O zaman sizi şöyle alalım (tık), başa çorap yerine bere örün. Hatta yetinmeyin, boyna atkı, ele eldiven de örün. Van’daki 0-6 yaş çocuklar için…Tık‘ın sizi götürdüğü yerde detayları göreceksiniz, ama ben de özetleyeyim:

Atalet örgü örerken demiş ki, “niye boşuna örüyoruz, şefkatle attığımız ilmekler Van’daki buzları eritsin.”  Hemen çevresindekileri dürttü (bizzat şahidim), çevresindekiler çevresindekileri… SICAĞIMIZLA ne kadar BUZ eritsek kar değil midir? (Buradaki kar şapkalı kar-yoksa buz eriyince kar olmaz haliyle…:P)

“Şefkatle İlmek İlmek Buzları Eritiyoruz” diyen herkes, Van’daki üşüyen 0-6 yaş arası bebeler için atkı – bere – eldiven örebilir.  Kampanya başlayalı birkaç gün oluyor ve son gün 21 Kasım! Ama bu partiye yetişemem diyenler, sonrasında tekrarlamayı düşünüyor Atalet-izlemede kalın.

Aynı benim gibi, sizin eliniz de şiş tutmuyorsa da yapabileceğiniz bir şeyler var: anneniz, teyzeniz, halanız, komşunuz yapmak isteyebilir, onlara duyurmayı ihmal etmeyin.

Ördüklerinizi ne yapacağınıza gelince: onun için de Atalet’i takipte kalın.

Şurada (tık) detaylı anlattığı üzere Van’daki yerel bir dernekle temasa geçmiş. Dernek 450 aileye dokunan bir dernek.Ya dernek yetkilisi 22’sinde bizzat gidip tek tek çocuklara teslim edecek ya da bizlere adres temin edecek ve biz kişiye özel kargo ile ileteceğiz. Önümüzdeki günlerde belli olacak.

Daha fazla bilgi için:

FACEBOOK SAYFASI.. https://www.facebook.com/sefkatleoruyoruz

BİRBİRİNDEN GÜZEL ÖRNEKLER İÇİN PINTEREST SAYFASI..http://www.pinterest.com/atalet/%C5%9Fefkatle-ilmek-ilmek-buzlar%C4%B1-eritiyoruz/

Durun durun hemen örgüye başlamadan bir “N’örüyon” klasiği izleyin de keyfiniz yerine gelsin. Uğur Yücel’in yazıp yönettiği Yazı Tura’dan. Film Kapadokya’da karlar altında çekilmiş. İşte Van da şu anda öyleee karlar altında. 

-N’örüyon?
-N’öriym.
-Buban n’örüyo?
-N’örsün
-Anan n’örüyo
-N’örsün

Eveeet şimdi ben soruyorum:

-Nörüyonuz?

Siz de hep bir ağızdan cevap veriniz:

-Bere, atkı, eldiveeeeen

Bir bakmak istiyorum…


Çocukların o kendilerine has dünyasına bir kafamızı uzatıverince, nasıl içimiz gülüyor değil mi?

Aşağıdaki Ela’nın çantasından annemlerin evine düşen bir arzuhal…Bana annane ulaştırdı. Ben de öğretmenine ulaştırmalı mıyım bilemedim. Hiç öyle dudak büküp, göz devirmeyin. Her dağın kendine göre karı var, her faninin de kendine göre derdi var…

Elaiçdöküş

 

Diyor ki:“Bu seneye başladığımdan beri hep arkadaydım. 1. sınıftan beri ise hiç önde oturmadım. Sıkılıyorum herkes oturuyor. Bir ben oturmadım, haksızlık bu. Ben de insanım. Çağla’nın boyu benden uzun, ama hep en önde.

Şu anki dileğim, en arkada oturmamak ve ailemin sağlıklı olması. Ortada otursam bile yeter. Elif öğretmen söz verdi bakalım tutacak mı? Zaten önde kısalardan 2 kişi var ama arkada da göz önünde olmuyorsun ama bir bakmak istiyorum.”

Eee insanoğlu bu, kimi önde oturmadığı için hayıflanıyor, kiminin de ayakkabısı yok dert etmiyor!

petşişeterlik

Benim Başım Kel mi?


kel

Bu sözü bilmeyeniniz, kullanmayanınız yoktur. “Benim neyim eksik?” manasında kullanılır. Keller bu söze alınıyor mu bilmiyorum, ama çok ayrımcı bir laf olduğu kesin. Hatta, tarayalım atasözlerimizi, nedir şu kellerin çektiği canım?

Hem kel, hem fodul

Kel başa şimşir tarak,

Kelin ilacı olsa kendi başına sürer.… uzar gideeeer…

Neyse derdim “keller” değil! Aynı “keller” gibi sözle, gözle ötekileştirilen “engelliler”. Geçen yatmadan, tüm kanalları bir tarayıp sonra yatayım dedim ve bir magazin programına denk geldim. Hande Yener, burnuna sokulmuş mikrofona konuşuyor:

“Evet, aşığım çocuklar. Benim neyim  eksik. Topal mıyım? Kör müyüm? Sakat mıyım?” diye almış gazı konuşuyor…. Ne kanalı, ne programın adını bilmediğim için internetten tam olarak ne dediğini bulamadım. Ama bu minvalde birşeyler söyledi. Bir Allah’ın kulu muhabir de “Niye topallar, körler, sakatlar aşık olamaz mı Hande Hanım?” diye ağzının payını vermedi!

Ben buradan kendisine kendi söylediği “Aşkın Ateşi” şarkısının dizeleriyle karşılık vermek isterim:

Pişmeyene söyle ne denirdi ?
Çiğ mi? Hı hıııı
Görme engelliler için yapılan dokulu yollar

Görme engelliler için yapılan dokulu yollar

Son günlerde, konunun en güzel örneğini de Şafak Pavey üzerinden yaşıyoruz. Pavey’in mecliste üç kadın milletvekilinin baş örtüsü takarak katıldıkları oturumda yaptığı konuşmaya istinaden, bir AKP il başkanının “Topalın biri çıkmış bas bas bağırıyor” dediği iddia ediliyor. Bu konuda ne bir kaynak, ne de bu lafı kimin ettiğine dair bir isim bulabildim. Bu –eğer bir dedikoduysa- onlara da yazıklar olsun!

11.4.2010’deki röportajında Pavey’e methiyeler düzen (tık) gazeteci Sevilay Yükselir’in, nedense meclis konuşması sonrası Pavey’i sakatlığı ve sakatlık sebebi üzerinden vurmaya çalıştığı (tık) ve malesef Egemen Bağış’ın da ona seviyesiz bir şekilde arka çıktığı (tık)  konularında ise bol bol kaynak var!

Malatya AKP Gençlik Kolları MYK üyesi Melik Birgin‘in de geçmişte Pavey’e şöyle bir tweet’i de var: “Allah bir bacağını almış, hala küfürden uyanmazsın, nedir bu inatçılık!” Cümledeki kırıcılığa bakar mısınız? Gerçi sanırım bu beyanı yüzünden uzaklaştırma almış.

Bir de Recep Akdağ’ın Sağlık Bakanlığı döneminde devirdiği bir çam var ki dillere destan, Batman’da Bölge Devlet Hastanesi’nde engelli Nurullah Mehmetoğlu’nun, “Asgari ücretle çalışıyoruz. Koşullarımızın düzeltilmesini istiyoruz” demesine sinirlenerek, “Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz. Daha ne yapalım” diye çıkışmıştı!

!

Yerimi aldın, ÖZÜRÜMÜ de alır mısın? Anlayan çok ağır laf!

Neyse devlet seviyesinde de, kişisel seviyelerde de “engellilere bakışımız” konusunda söylenecek çok şey var. Sözün özü ise: topal, kör, şaşı, kel, çirkin, çolak gibi yaftalar yapıştırıp, aklınız sıra aşağılamadan önce bize bahşedilmiş bu bedenin hiçbirimizin tercihi ile olmadığını (Ajda Pekkan filan hariç), bugün sahip olduğumuz halinin baki olmadığını ve de tapulu malımız olmadığını hatırlatmak isterim.

Bu yüzden diyorum ki  EMPATİK düşünelim, SEMPATİK yaklaşalım ve de SİNERJİK konuşalım!