Hiç bir şey unutmamaya çalışarak bavul doldurmaktan, gittiğimiz yerde saçılmaktan, kirlisi temizi karışmaktan, gelince bavul boşaltmaktan, yıkamaktan… hiç haz etmiyorum.
Sırf bu sebeple bu yaz tatile matile gitmek istemedim. Şimdi bol seyahatli işi olan arkadaşlarım, hafif dudak bükerek okuyorlardır bu satırları. Onlardan bir bavulu bırakıp hooop öbürünü alıp yallah tekrardan havaalanına hikayelerini çok dinledim çünkü.Ama vallahi burnu büyüklük yapmıyorum. Sadece 3 kişilik toplanmak çok gözümde büyüyor. O kadar çok teferruat var ki, birinin battaniyesi, öbürünün ayrılamadığı pofuduk oyuncağı, boya kalemleri, aktivite kitapları…Al burada da annem dudak büktü kesin, içinden de şöyle geçirdi: “Kıymetbilmez! Ben çocuklara ek olarak babanınkini de toplardım ya. Senin kocan en azından kendi eşyasını kendisi topluyor.” Haklı. Bazen iş gezisine giderken kravat, tatile giderken mayo vb unuttuğu oluyor ama gittiği yerlerde telafi ediveriyor eksiklerini.
Neyse dün getirdiğimiz bavul henüz boşalmamış bir biçimde yatak odasında duruyor. Sadece içinden diş fırçası gibi elzem ihtiyaçları çekip çıkardık. Hal böyleyken kocam dün akşam geldi, “Yarın şu tadı damağımızda kalan Karadeniz sahiline yola mı çıksak acaba? Uzun hafta sonu mahiyetinde?” dedi.
İnanın tek aklıma gelen, o bavulun boşalması gerektiği, yeni bir tanenin de hazırlanması gerektiğiydi.
Geçen seferinde de o kadar hızlı karar vermiş, o kadar apar topar toplanmıştık ki, kızların uyurken sarıldıkları battaniyelerini ve peluş oyuncaklarını unutmuşum. Zaten geçen sefer bir deneme yapmıştık: ben ne koymaları gerektiğini sıralamış, onların getirip bavula yerleştirmesini sağlamıştım. Özel eşyalarında ise sorumluluk kendilerine aitti. Yolun ilk yarım saatinde uyku fasıllarının olmazsa olmazlarının evde unutulduğu anlaşılınca göz yaşları sel oldu! İki kardeş kah birbirlerini teselli ederek, kah daha da alevlendirerek ağlaştılar, söylendiler…
Sonra Manga dinlemeye başladık. Ortalık duruldu.Hatta keyifle şarkıya katıldılar.
İlk sessizlik anında Ayça dedi ki: “Ben zaten bakıcıyı ayarladım. O gelip Miçicik Maçicik’e bakacaktı. Alican’a da o bakar merak etme. Sadece sabah gelecekti, şimdi arar akşam da kalmasını söylerim.”
Aytuğ’la birbirimize baktık. 1 saat önceki olayda takılı kalmasına gülmekle, bulduğu süper çözümü alkışlamak arasında kararsız kaldık.
Sonra kolayını seçtik; GÜLDÜK!
Bavul. Ben de orada takılı kaldım. Şimdi kalkıp boşaltayım. Sonra tekrar doldurayım. Askeriye mübarek. Çukur kaz, çukur doldur. Çukur kaz, çukur doldur.