Bu Pireyi Deve Yapsak da mı Saklasak? Yok yok, hiç saklamayalım en iyisi.


Aslında her şerde bir hayır var.

Eğer o 3 saat  gözümüz kapıda, kulağımız telefonda beklediğimiz gün Tuzcular Nakliyat geleydi, gelip eşyaları diğer okula taşıyaydı, belki de şu anda yüzümüz kırmızı, anne-baba telefonlarına ezik ezik cevap veriyor olurduk.

**

Bizim şu bodrumdaki, çatıdaki, ne var ne yoksa ortaya döküp kolilediğimiz günün ertesi günü farkettik ki, bir kaçımızın ayak bileği bölgesinde 4’ü 5’i bir arada gruplaşmış kırmızı kaşıntı tepecikleri var. Hatır hutur kaşınıp, ne ola ki bunlar diye bakınırken siyah bir noktacığın zıpladığını gördük. Pire! Artık bahçedeki kedilerin marifeti mi, çatıya kuş vb girdi, oradan mı aldık bilmiyorum. Ama adının bile insanı kaşındırmaya yettiği kesin.

Sonrasında kaç gün septik bir şekilde gördüğüm her siyah noktacığı iki parmağımla yakalayıp burdum, kaç gün sebepsiz yere sağımı solumu kaşıdım bir ben bilirim. Eve getirdim mi diye, uykudan kalkıp, kızların vücudunu kontrol etmem de cabası!

Hemen eczaneye koştuk, tozu, fısfısı ne varsa alıp her yere boca ettik. Bu arada internetten de “pire” yazıp biraz bakındım. Aman Allahım ne kara tablolar çizilmiş! Ben hemen “pireyi deve yapma” moduna geçip, karaları bağladım.

Sonra bir baktım, ilk sıralarda çıkan bilgilerin hepsi “ilaçlama şirketlerine” ait. Haliyle kendi pazarlama taktikleri açısından, profesyonel yardım almadan kurtulmak imkansızı destekleyen bilgileri yazmışlar da yazmışlar…

Hatırlayan hatırlar, ben bitlendiğimizde de aynı bu şekilde ağlamaklı olmuş, bu illetten hiç kurtulamayacağımız umutsuzluğuna kapılmıştım.

Bu umutsuzluk içindeyken İngilizya’daki Mine mesaj atmış. Ağlak bir cevap verince, benim bedbaht halime hiç alışkın olmayan sevgili arkadaşım, durumdan vazife çıkararak 2 saat içinde  “pire” konusunda görseller ve videolar da içeren bir tez hazırlayarak bana sundu. Bu teze göre, pire için barınabileceği nemli ve tozlu ortamlardan kurtulmamız gerektiği, sadece su ve sabunla yapılan iyi bir temizlikle bile yumurtalardan kurtulabileceğimiz, limon/portakal gibi turunçgil kokusuna hiç gelemedikleri gibi çok iç açıcı ve rahatlatıcı bilgiler vardı.

Etrafa saçtığımız toz ve püskürttüğümüz fısfıs, ertesi gün örümcek, kafadan bacaklı, kakalak, kalorifer böceği, hamam böceği, kara sinek, sivri sinek, kısacası deliklere gizlenmiş ne kadar mahlukat varsa hepsini haklamıştı. Etraf her tür böceğin incelenmesi için doğal bir laboratuar niteliğindeydi. Hemen çocukları alarak mekana bir eğitim gezisi düzenledik… dermişim! Bu ilaçlamanın çocuksuz ortamda yapıldığını söylememe gerek yoktur sanırım. Bu esnada  pirelerin de öldüğüne emin olarak gülücüğümü geri çağırdım.

Araya hafta sonu ve nakliye konusunda yaşadığımız acı tecrübe girdi. Gündem değişti.

Pazartesi günü gelen telefon, kara haberi verdi. Nur topu gibi minik pirelerimiz hayata gözlerini açmışlardı! İlk aklıma gelen, “sinirlendim gerildim filan ama iyi ki eşyalar kalmış” oldu. Yani nakliye şirketinden bağırdığım adamı bulsam boynuna sarılıp teşekkür edeceğim, o derece. (Yok ya abarttım, boynuna sadece boğmak için sarılabilirim. Hala kızgınım onlara)  

Bu sefer konuyu hiiiç uzatmadık ve bahar ve güz aylarında mutad çağırdığımız ilaçlama şirketini aradık. Dinsizin hakkından imansız gelir kardeşim.

Pire hakkında öğrendiklerimi sıralayayım da belki birilerinin işine yarar:

  • Pire ısırığı küçük bir sivrisinek ısırığına benziyor, bir pire birbirine yakın 4-5 ısırık yapabiliyor. Kaşıntısını Ovadril losyon alıyor.
  • Bendeki ısırıklar bende gece bir sıtma nöbeti ve ateş yaptı galiba. Çünkü ısırıkların gecesi fena titredim. Sabahına hiç bir şeyim kalmadı. İnternetten okuduğuma göre bazılarında ürtiker gibi kabarıklıklar da yapıyormuş.
  • Direkt pireye yönelik bir ilaç satılmıyor. Sadece hayvanlar için olan pire tozu var. Fısfıs formunda tüm mahlukata karşı olan böcek ilaçlarını kullanabilirsiniz-en kuvvetli kimyasalları olanını alın. Yalnız önemli nokta, kenara köşeye, yuvalandıkları yere değil tüm yüzeye tek nokta boşluk kalmadan uygulamak. 5’er-6’şar gün arayla ikinci ve 3. bir doz yapmanız da süper olur. Garanti olur, yumurtadan çıkanlar da haklanmış olur.
  • Tozlu, rutubetli alan varsa hemen sabun ve suyla temizlenmeli, halılar muhtemel yumurtaları öldürmek için buharla pufff diye yıkanmalı. Bir dişi pire 50 kadar yumurta bırakıyormuş. Onların başbakanı da “yumurtlayın yumurtlayın, kürtaj cinayettir” demiş sanırım ki, başkanlarını dinliyor ve yumurtluyorlar…
  • Üzerinizde pire gezindiyse paça içleri vb gibi yerlere yumurta bırakmış olması ihtimaline karşılık, kıyafetler, uyunduysa yatak yorganı atın makineye foşur foşur yıkayın. Ben en yüksek ısıda yıkadım, gerçi 30 derece bile yeterli-ama huylandım bir kere.Kendiniz de girin şöyle bir banyo keyfi yapın. Su, pireyi kaçırdığı gibi, kronik kaşıntılara ve en önemlisi yay gibi gerilen sinirlere de iyi geliyor!
  • Yakalamak için Karate Kid’deki gibi parmak uçlarınızı kullanmalısınız, avuç içiyle yakalayınca tutmak mümkün olmuyor. Kaçıyor meretler. Siz de ağzınız açık bakakalıyorsunuz.
  • Üzerinize pire gelmemesi için Defans vb gibi sivrisinek kovucular da işe yarıyor.

İşte böyle. Umarım pireyle hiç tanışmazsınız. Müşerref olacağınız cinsten bir tanış değil zira.

Tam kır bayır ayları olduğu için bir ara da size kene maceramızı anlatayım.

Off beni mi buluyor haşereler hep?