Naz Machen


Berlin Kaplanı’nı henüz seyretmedim, ama fragmanında gördüm. Ana kahraman Ayhan Kaplan küçük arkadaşıyla sanırım bir kız üzerine sohbet ederken, “naz yapıyor” manasında yarı Almanca yarı Türkçe “naz machen” lafını kullanıyor, siz de gördünüz mü?

Lafı uzatmadan gelmek istediğim yere geleyim; 1 aydır oram buram kurcalanmasına rağmen,sebebi bulunamayan hastalığımın teşhisini, bu fragman sayesinde, bizzat kendim koydum: NAZ MACHEN.  Zira, bakılan her organım için, konunun muhatabı doktor “tertemiz” ifadesini kulandı. Madem her organım tıkır tıkır işliyor, yaşadıklarımın açıklaması olarak tek seçenek kaldı : benim şımarıklığım.

Hastanedeki mavi gözlü teyzenin ahı tutmuş olmalı,Perşembe günü hortum olayına da girdik Allaha şükür. Ben, müsadenizle, bu yazıda KOLONOSKOPİ 101 dersi vermek istiyorum. Belki bu yazının işlem öncesi tirtir titremekte olan bir ademoğluna, işlemin hiç de korkulacak bir şey olmadığına ikna konusunda yardımı olur .

Konu hakkında bir önbilgi edinmek için, ben internette aramadım ama 3 kez kolonoskopi geçiren yengem ve bir başka arkadaşımla 5N, 1K sorularını soraraktan bir mülakat yaptım. Her ikisinin de birleştiği nokta işlemin değil, hazırlık döneminin ÇOK ZOR olduğuydu.

Doğrusu ben de onlarla hemfikirim. Kurallar gereği, işlemden bir gün önce hafif bir kahvaltının ardından, tüm gün boyunca sadece ve sadece sıvı alabiliyorsunuz. Sıvı dediysek öyle çorba filan değil, tanesiz, babannemin deyişiyle özsüz tuzsuz sıvılar; ayran, süt, posasız meyve suyu, su, berrak et suyu..vb.

Bu başta problem değil gibi görünse de belli bir bardaktan sonra insan çiğneyecek bir şeyler aramıyor değil. Yine de zor kısmı akşamüstünden sonra başlıyor; bağırsakları boşaltıcı etkisi olan iğrenç tadı olan bir sıvı içiyorsunuz. Aslında bunun vişne suyu ile içilmesi tavsiye edilmiş, ben “sek alırım n’olucak ya” dedim. Öğüre öğüre içtim vallahi. Öneri yapıldıysa mutlaka uyun derim.

Sonra da 4 litre suya çeşitli elektrotlar bulunan bir toz katıp başlıyorsunuz saat 8’den sonra içmeye. Bu aslında maviş teyzenin çikolata eşliğinde içtiği 1,5 litrelik sıvıyla aynı terkip galiba. Yalnız 4 litreye çıkınca iş çok zorlaşıyor tabi. Bir yandan boşalt, bir yandan o sıvıyı iç; insanın iflahı kuruyor. Benim suyu bitirmem 4,5 saat filan sürdü. Gece 1,5’da halen son bardağımı yudumlamaya çalışıyordum ki, artık bünyem kabul etmedi! Bööööğğğğghhhh

Olayın bir diğer meşakkatli kısmı da akşam yatarken ve sabah kalkınca uygulanan lavman. Daha önceden detoks yapanlar denemiş olabilirler, ben ilk kez yaşadığım için bu kısımda da çok şaşırdım. Kesintisiz bir şelale akışı eşliğinde, emin oluyorsunuz ki içiniz pürüpak olmuş! Uygulama zor değil, bir kaç isabetsiz hedef bulma denemesinden sonra kişi kendisi de rahatça uygulayabiliyor.

Önemli not, son lavmanı evden çıkmadan 1 saat kadar önce yapın ki, içinizde boşalacak zerre sıvı kalmasın. Alimallah İstanbul trafiği sizi yolda hiç istemediğiniz durumlara sokabilir. Yol için bir hasta bezi bağlamak iyi bir fikir olabilir!

Adı kendinden büyük esas konuya gelirsek: yani KOLONOSKOPİ’nin bizzat kendisine. Bunun için kimisi genel anestezi tercih edilebileceğini, kimisi de basit bir sakinleştirici ile çok rahat gerçekleştiğini söylemişti. Benimki sakinleştirici eşliğinde yapılacak türüydü. Durduk yerde anestezi almanın bir manası yoktu zaten.

Ayakları karna çekerek yan yatıyorsunuz, yüzünüz ekrana, backgroundunuz doktora dönük oluyor. Yengem işlem sırasında malum yerinde küçücük bir delik için perforaj olan bir külot giyildiğini söylemişti, bu da fikir olarak bana çok rahatlatıcı gelmişti. Genç kızken, mamografi çektirmiştim bir kez. Üniversite hastanesi olduğu için zaten bana çevrilmiş gözler fazlacaydı, bir de boşları toplamak için çaycı girince içeriye, ister istemez bir fobi oluştu.  Perforajlı külot beni hipokrat yeminsiz gözlerden korumak için güzel bir kılıf olur diye düşünüp, rahatlamıştım. Ama meğer her hastanede yöntem aynı değilmiş. Bunu hastabakıcı kadın, beni hazırlanma kabinine götürüp: “Üstünüzdekileri komple çıkarın, bir tek çorabınız kalabilir.” dediğinde net bir şekilde anladım. Bir taraftan soyunup, bir taraftan gülüyorum; örtünme niyetine tek elimde olan şey “çoraplarım”. Buna da şükür!

Geri kalan kısmı aynı, bir önlük giyip yan yatıyorsunuz. Sakinleştiriciyi yapıyorlar. Siz kuzu kuzu ekrandaki pembe odacıklara bakarken ve doktorların başınızdaki mırıltıları bir ninni efekti yaratırken her şey olup bitiveriyor. Korkacak, endişelenecek gerçekten hiç bir şey yok.

Aaa bu arada” İşlem ve riskleri konusunda bilgilendirildim. Sorumluluk bana aittir.” diye en küçük fontla yazılmış bir sözleşme imzalayıp giriyorsunuz, bu da önemli bir nokta.

Çıkışta, doktorum, “İçinizin güzelliği dışınıza yansımış Esra Hanım. Çok dönemeçli bir bağırsak yapınız var, ama biz virajları başarıyla aldık. Hiç bir zararlı parçaya rastlamadık. Rahat görelim diye içinize biraz hava basmıştık. Çekinmeden geldikçe, yellenin. Bu noktadan sonra, rahat rahat istediğinizi yiyebilirsiniz. ” deyip bizi yolladı. Ben sakinleştiricinin etkisiyle dilim dolaşarak bir-iki soru sordum. Ama ne sorduğumu da, verilen cevabı da hatırlamıyorum.

Bu arada hastaneye bu sefer tek tabanca değil, heyet halinde gittiğimizi belirtmeme gerek yok sanırım. Refakatçi heyet ve ben eve ulaşır ulaşmaz, dünden beri gözümün önünden kebaplar uçuşmasına rağmen, uyku ağır bastı ve herkesi kovalayarak uyuyakaldım. 4’e kadar uyumuşum.

Uyanınca başucuma değerli eşimin bıraktığı poğaçayı mideye indirip, üstüne bir bardak su içmemle, öğürerek çıkarmam bir oldu. Herkes işine gücüne döndüğü için, 2 saat kadar kendi kendimi iyileştirmeye çalıştım. Nane-limon, galeta, su… denediğim her şeyin ağzımdan girmesiyle çıkması bir oldu. Geçen seferden akıllandığım için hemen annemi çağırdım. Annem önce işlemi 3 kere yaşamış yengeme danıştı. Sonra doktoru aradık. Doktor panik oldu, bulantı ve kusma kolonoskopi sonrası görülen rahatsızlıklardan değilmiş. Çeşitli sorularla sıkıntımın kaynağını anlamaya çalıştı. Annem henüz bir şey yememiş olduğumu söyleyince işin bir sarmala döndüğü anlaşıldı.

Ben yemedikçe mide safra üretmiş, safra üredikçe yeni gelen hiç bir şeyi mide kabul edemez hale gelmişti. E zaten sıvı bile kalmamıştı vücutta.

Neyse, annemin doktorla mutabık kaldığı mide bulantısına karşı bir ilaç alıp, üzerine hafif bir şeyler yeme fikrini uygulamaya karar verdik. Elimizde, mide bulantısına karşı 2 ilaç vardı. Baktık birinin son kullanma tarihi 2010’un martında dolmuş. Hemen diğerine baktık O da 2011’in kasımında dolmuş. 4 aylık bir riski göze alarak ilacı yuttum. Allah’tan ilaç şirketleri marjlı bir SKT yazıyorlar ilaç üzerine. Bir 20 dakika sonra da üzerine de bir yayla çorbası…. Neyse doktor da rahatladı, ben de. Vallahi, adamcağız sabah bile arayıp hatırımı sordu!

İşte bu tecrübe sonrası, kolonoskopi’ye dair hiç bir yerde bulamayacağınız önerim geliyor: mümkün olan ilk dakika hemen mideye bir şeyler indiriniz. Aç mideyle sakın ha sakın uykuya dalmayınız.

Bu yazı, programı için akıl hastanesinde yatıp, dağa tırmanıp, damdan atlayıp deneyimlerini izleyicileriyle paylaşan programcılarınki gibi oldu. Bir sonraki deneyim dolu yazımızda görüşmek üzere: Sağlıkla kalın!