Ühü ühü ühüüüü. Bu yazı bir yardım çağrısıdır. “Bize yol yöntem söyleyin” çağrısıdır. Anlatayım:
Tam İmza: Kızın’ın koşturmasının hafiflediği günlerde arkadaşım Mine ile dedik ki: “Yahu ne diye ‘Türkiye’deki tarihi turistik yöreleri tanıtan, çocuklara yönelik bir kaynak yok’ diye söylenip duruyoruz?-bkz şu yazı- Hadi birlikte bir kaynak yaratalım!”
Çok büyük heyecan ve şevkle kolları sıvadık. 8 kitap sürecek bir macera örgüsü yarattık; Türkiye’nin 7 bölgesi artı İstanbul’u kapsayacak, bir bilim kurgu, macera ve eğitici kitap dizisi…
Asıl kahramanlar ikisi kız, ikisi erkek yazlarını Heybeliada’da geçiren 4 genç-ergen! Onların eşlikçisi ise, güneş sistemindeki bilinmeyen OttoDON gezegeninden gelmiş Otto’lar denilen, 25 cm boylarında, 8 şeklinde yaratıklar!
Otto’lar ufak bir hata sonucu Truva atına gelmek isterken, hooop bizimkilerin bahçesindeki ağaç eve ottozonlanıveriyorlar! Ve bu mecburi karşılaşmadan sonra da gezegenlerinin bilge kişisi Uluotto’yu, Uluotto’nun bıraktığı ipuçlarını takip ederek, birlikte aramak zorunda kalıyorlar.
Marmara bölgesini (İstanbul hariç) içeren ilk kitabı tamamladık. 160 sayfa oldu! Biz yazdık diye söylemiyorum, öyle uçuk, öyle kaçık, öyle datlu oldu ki. Azıcık öğreten dozu fazla kaçmış olabilir mi bazı yerlerde? Belki de. Ama editörler ne için? Aaa bu arada Mine’nin kocasına okuttuk zorla, hani bir erkek gözü de görsün diye. Yorumlarından biri bizi kopardı: “İki annenin yazdığı anlaşılıyor, hiç bir öğünü atlamamışsınız!”
Öğün kaçırmadığımız gibi, hep sağlıklı ve yöresel besinler yediler evelallah; Edirne’de ciğer tava-ayran (ayy nasıl canım istedi), Çanakkale’de peynir helvası, Altınoluk’ta zeytin…
Şimdi Karadeniz bölgesini yazıyoruz.Ancak Otto’lar ve Bizim Kafadar’lar Sümela Manastırı’nda kalakaldılar? Neden mi? Hangi yayınevi ile görüşsek, başta bir umut, sonra tıssssss. Derin bir sessizlik. Hatta bir ara sponsor bile bulduk sandık, bir çocuk ürünü markası. Hemen hayallere kapıldık: O çocuk markası Otto diye ürün çıkartsa, peşine bizim kitabı bastırsa, Türkiye’nin markasından Türk çocuklarına dese….Ama orda da bir sessizlik.
Acaba hepsini yazıp Kültür Bakanlığı’na mı gitsek?
Ne yapsak. Biz bu OttoDON’ları bastırmak için mi yazsak? Bastırmayacak olsak da mı yazsak?
Ya vallahi güzel oldu. Ben öyle kolay kolay güzel demem kendimin parmağı olan şeye.
İşte böyle. Fikri olan beri gelsin. Yine bi ühü ühüüüüü….
valla esra heyecandan çok hızlı anlatmışsın o yüzden iki kere okumam gerekti :):) valla güzel proje basılırsa hemen alırım kuzuya 🙂
hahaaa. neyse ikincide anlaşıldıysa sorun yok!
Bunlar da soyle gun yuzune ciksinlar ,biz de ‘ bu yazar yakinimdir ‘ filan diyerek imza kuyruklarinda yer alalim. .kolay gelsin,sevgiler.
İmza kuyruğu filan değil derdimiz; ortaya çıkan şey gerçekten nitelikli ve ama eğlenceli oldu! Çok uyduruk, tembelliği yücelten ve okulu kötüleyen bir seri (10 yaşlarında çocuğu olanlar mutlaka biliyordur) yüz binler basıp satarken…
Tesadüf eseri böyle bir yayınevine rastladım. http://gunisigikitapligi.com/
buna başvurdunuz mu?
Evet:(
Ben anlamadım, bu Otto karakterlerini de siz mi yarattınız? Heykellerini falan siz mi yaptınız?
Yok yav, resmin altında minicik kalmış herhalde, güya yazmıştım. Bunlar Londra Olimpiyatı maskotu! Otto’lar bu tip ama accuk daha sekize benzeyen yaratıklar. Fikir vermesi açısından!
Cehaletimi cümle aleme ilan etmiş bulunuyorum, hayırlı uğurlu olsun…
Yaptığınız işi çok beğendim, ellerinize sağlık. Hiç bir şey bulamazsanız online kitap yapın derim… Profesyonel bir şekilde…
Ben de bilmiyordum merak etme:) Mine londra’da yaşıyor da, o tabi her sokakta burun buruna gelince, çok aşina:)
Ben sana şu online kitap konusunda danışırım ayrıcana o zaman.
Esra abla, hayranım hayal gücünüze ve renkli düşüncelerinizee :)))
e-kitap olarak yayınlayın.. 🙂
okumayı da çocuklarıma almayı da düşünürüm doğrusu
evet. biz de öyle dedik kendi kendimize:) çok güzel planlarımız var tüm çocuklarımız için inşallah.