Aralık ayının 12-18’i arası Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası. Okul döneminden hatırlarsınız; her öğrenci evden meyve, kuruyemiş getirir, bu yiyecekler önce öğretmen eşliğinde topluca yenilir, öğretmen öğretmenler odasına gidince de mutlaka iğde veya leblebi savaşı yapılırdı.
Biz de bu geleneği karınca kararınca okulda sürdürüyoruz. Savaş kısmını değil tabi ki! Gerçi şu anda Türk malı olmayan muz, kivi, caju fıstığı gibi yiyecekler de geliyor ya, olduğu kadar.
Bu sene tutum konusuna da vurgu yapmak için, takip eden ayda şöyle bir uygulama planladık: 5 ve 6 yaş çocukları, 1 ay boyunca her gün okula 1 lira getirecekler ve sınıf kumbarasına atacaklar. Ay sonunda da bu biriken paralarla (ki ayda 20 okul günü olduğu düşünülürse, çocuk başına 20 lira birikmiş oluyor.) sinema ve hamburger keyfi yapacaklar!
Yalnız ufak bir strateji hatası yapmışız 41 çocuk, 20’şer liradan, tam 820 TL bozuk para! (Hepsinin 1 Lira olmadığını, kiminin 50 ya da 25 kuruşlarla 1 Lira gönderdiğini söylersem, durumun vehametini daha da iyi anlarsınız.) Sizin hiç bu kadarlık bozuk paranın ne kadar ağır olabileceğine dair bir fikriniz var mı? Peki bu kadar bozuk parayı bütünlemenin zorluğuna dair?
Bankalar almıyorlar, ‘bozuk para verin‘ diye fırça atan minibüsler burun kıvırıyorlar, simitçiler dudak büküyorlar! Bu zorlu görevi babama verdik, yükleniyor 50’şerli gruplanmış poşetleri, her gün değişik bir semtte fırın fırın, market market dolaşıp, 50’şer 50’şer bozduruyor.
Hadi son 350, yetişen alıyooooor…
Not: Azıcık mübalağa yapıp, işime öyle geldiği için bozuk para miktarını olduğundan fazla yazdım; halbuki bir kısım velimiz Allahtan bozuk para bulamayıp, biriktirip beş günlük kağıt para göndermişler! Mesela değerli velimiz, Selgin GB 😛 Yani yalan söylemeyeyim, 20 liranın bir kısmı da 5’lik, 10’luk aslında:) Bu da itirafımdır, kayıtlara geçsin.
Ben bir gün İstanbul’da nevresim alırken içeriye bir dilenci teyze girmişti. O da kendine bir battaniye alıp 50 lirayı bozuk olarak vermişti. Bozukları sayma görevi de bizim Bora’ya düştü. Teyze bizimkine baktı, “sen boştasın yavrum, hadi sayıver şunları” dedi. Bora da bir ciddiyet saydı hepsini.
Zor işmiş demek bu para bütünletmek memleketimde. Bankaların almamasına pek şaşırdım.
Burada market kasasında mesela, tutarı beşer kuruşlar şeklinde ödesen bile kimse laf etmiyor. Beş liralık bir şey alıp 100 lira versen de mesela, “bozuk yok muydu abla?” falan demiyorlar. Şimdiye kadar hiç rastlamadım burada bu soruya…
Eminim yakına gidiyorsun diye surat eden taksi de yoktur oralarda! Babamın girdiği yerler de kesin şaşkın şaşkın bakmıştır nereden buldu bu kadar bozuğu diye. Çocuk selpakçı çalıştırıyo sanıp, dayak filan yemez umarım:)
İhmalkârlığın işe yaradığı nadir durumlardan birisi herhalde. Tüm çocukluğumun tutumlu olmanın faziletleriyle donanmış halde geçtiği ama har vurup harman savuran biri olduğum düşünüldüğünde zaten benden böyle bir davranış beklenirdi (nasıl bir bağlantı kurduysam kafamda?!). Bunlar geçemişse kaldı Cancağazım. Bence internetten nasıl ucuz alışveriş yapılır, onu filan öğretin çocuklara…
onun için seni çağıracağız ders vermeye:) Ben biliyorsun yanlış beden sipariş verip, 3 seferde doğrusunu beceremiyorum:) Bunlar geçmişte kaldı cancağızım demişsin de; “düne ait ne varsa dünle birlikte gitti cancağzım, şimdi internetten alışverişi öğretmek lazım” diyesim geldi…
Bana niye hiç teklif edilmedi bu bozuk paralar?Evde, cepte birikenleri toparlayıp toparlayıp daireye taşıdığım bilinmiyor mu yoksa?Belki de ben yokken yolu uzatmak ters gelmiştir.Haklısın.Çabanızı takdir ettim.Tutumlu olmak iyidir.Öğrensin veletler.
Bilinmiyor vallahi. Hadi biz bilmiyoruz, kocanız bey de bilmiyor. Ya da yüklenip kapı kapı dolaşmaktan zevk alıyor. Hala bitmedi bozuk paralar, haftaya takdim ederiz 4-5 torba halinde:)