Baştan Banu’ya da Selgin’e de peşin peşin söylemiştim; “eğer kitabı anlatmak için programa filan çıkmak gerekirse beni pas geçin,” demiştim. Yaban gülüyüm ya. Ben mırıl mırıl imzakizin.com blogunu düzenleyeyim, mailler atayım, imza: karın yazılarını toparlayayım, velhasıl insani ilişki içermeyen ne varsa yapayım. Deymeyin keyfime
Banu “Aman yumurtaların soğur” diye kızmıştı, Selgin ise mesleği icabı bana “sosyofobik” teşhisi koyup mutlaka bir psikiyatriste görünmemi salık vermişti.
Derken CNN Türk’e konuk edileceğimiz haberi ulaştı, tam da benim gönlüme göre stüdyo 2 konuğa uygundu. Ohh Banu ve Selgin katılırdı, ben de durduk yerde gerilmezdim. Ancak Banu dedi ki: “Ben zaten bir kez çıktım. Bu sefer siz ikiniz çıkın.” Selgin dedi ki: “Benim o ara seyahatim olabilir, siz ikiniz çıkın.” Ben de dedim ki: “Ben zaten çıkmam diye açık seçik beyan etmiştim.” Bunu duyan kocam kükredi: “Uleyn, koca CNN çağırmış. O diyor ben çıkmam, bu diyor ben çıkmam. İyi ben çıkayım bari!”
Bunun üzerine biz CNN Türk’e he dedik, şanslı 2 kişiyi seçmek için ise o günü beklemeye başladık. Planımıza göre üçümüz de sabah CNN Türk’e gidecek, artık o anki ruh durumuna göre ikimiz programa katılacaktık. Sonra kendi kendime düşündüm: “Esra” dedim, “işte sana fırsat. Gün bugündür, nereye kadar devekuşu gibi saklanacaksın?” Tam o sırada görümcem aradı: Verdi gazı, verdi gazı. Telefonu kapayıp bizimkilere mesaj attım: “Gerekirse her programa TEK BAŞIMA çıkarım.”
Neyse sonuçta o akşam aramızda konuşup, öyle fetihe gider gibi üç kişi gitmenin gereksiz olduğuna, Banu ile benim gitmemize karar verdik.
Sabah altıda Banu’ların evinde buluşacaktık. Tanıdığım insanlar içerisinde en tezcanlılardan birisi olan Banu, aşağıya indiğini söylemesine rağmen bir türlü gelemiyordu. Sonunda apartmanın otomatiği yandı ve Banu gülümseyerek kapıya yaklaştı: “Bir gecede beyazladı saçlarım!” dedi. Saçları mat bir beyazdı.
Sabah giyinip kuşanıp aynaya bakmış, saçları kendisine hafif yağlı görünmüş. Babadan kalma bir metot olan, pudra ile saç yağını hafifletmeye karar vermiş. Lavabonun yanındaki pudra şişesini kafasına çevirmesiyle, bir öbek pudra kafasından aşağı boşalmasın mı! Temizleyebildiği kadar kafasını temizlemiş, sonra da bembeyaz olan kıyafetlerini çıkarıp başka bir şeyler giymiş. Yeni giydiği pantalon da yan taraftan patlamasın mı?
Kah kah kih kih gülerek gittik Bağcılar’a. Sabahın 6:30’u, hayat oralarda çoktan tam gaz başlamış! Özge Uzun ve Deniz Bayramoğlu halihazırda programdalar. Eeee ne konuşacağız, ne soracaklar hiç konuşmayacak mıyız?
Biri çay verdi, diğeri makyaj odasına aldı. Kuaför saçımızı yaptı,makyöz boyadı. Benim saçlar, iç elektriğimden mütevellit havalandı. Hafif elimi ıslatıp, yapıştırayım dedim, kuaförden fırça yedim. Banu zaten pudradan dolayı sabıkalı adamın gözünde. Yine gülüşerek dedik ki, “Dur bir de tuvalete girelim. Yayın sırasında rahat olalım.”
Tam tuvaletteyiz, konuklardan sorumlu kız gelip, “haydi yayın başlıyor” demesin mi? Söylemesi ayıp, elimizi bile yıkamadan koştuk. Allahtan eteğimi çorap içine sıkıştırmamayı başardım bu kez.
Yani diyeceğim o ki, aşağıdaki filmi izlerken tüm bu bilgiler ışığında izleyin. Öyle soruları filan çalışmış değiliz. Her şey emprovize.
Zaten çıktık, akşam kızımdan en zirve yorumu aldım: “Anneeee maymuna dönmüşsün! Makyajını kim yaptı?” Okulda da kimse beni tanıyamadı. servis şoförümüz beni veli sanmış, el kol hareketiyle kuytuda bir öğretmene, “kimin velisi?” diye sorarken yakaladım!
Bunun üzerine üç gün sonra da TRT Radyo 1’de canlı telefon bağlantısı yaptım. Pazartesi de basın toplantısı var biliyorsunuz. Şu dönemde kendimi aştığımı, 1 yıllık kontenjanımı doldurduğumu düşünüyorum. Bundan kelli, ben tekrar yumurtalarımın üzerine dönüyor, elimde çayım ekran gerisinden olanı biteni yürek çarpıntısız izliyorum.
Harikasın ESRA Gözyaşları ile okudum dinledim seyrettim ve senin gibi bir kızı olduğu için de anneni kıskandım
Hiiç kıskanmayın. Dışı seni, içi beni yakar der belki annem okusa:)
Babam sır için ne diyecek merak ettim, öğrenirseniz bana da söyleyin;)
Ancaaak ;babanızla aranızdaki sırrı da merak ettim.Sen söylemezbin ama herhalde Nazim’dan öğrenirim
Seni görmekten mutlu olduk azizim. Bırak yumurtalar soğusun, sen her programa katıl 🙂
Yo hakikaten şu anki duygumla bana ahir ömrümde yetti. Yarın filan biri arar gaz verirse, bilemem:)
Bu arada yukarıdaki fotoğraf için çok teşekkürler. Çeken ellerine, bakan gözlerine sağlık.
Ne demek efendim, benim için zevkti…
ya ben banuyu sen, seni banu sanmıştım önce 🙂 sonra yakınlaşınca çekim çaktım 🙂
Hadi burayı okuyup yorum yapacağına çantanı topla, sana 3 Aralık’ta kim Banu, kim Esra, kim Selgin yüz yüze gösterelim… Biz de o satırlar kimlere ait görelim.
yakıştı be esra m…. daha onumuzde paneller var dur daha.
panelde en önden izleyeceğim. ağzım kulaklarımda…
Esra’cık tebrikler hepinize. Hayata herkes sizin gibi güzel bir selam veremiyor. Eseriniz, kendi içinizdeki ve aranızdaki güzel bir sinerjinin, birikimin netice bulmuş hali gibi ve gelirini bağışladığınız kurum itibariyle de çok asil duruyor.
Nice projelerinin neticelerini sevdiklerinle birlikte kıvanç duyarak yaşaman dileğiyle…
Hep beraber diyorum, sevdiklerimden olduğunuza göre! Selamın alasını sen verirsin aslında… Ben hayatı selamlamayı biraz da senden öğrenmedim mi, tam büyüme çağında? Bana iyi bir ağbi olduğun için, bir çanta gibi yanında her yere taşıdığın için, sosyal yönümü beslediğin için sonsuz teşekkürler.
Gayet iyisiniz, paslaşmalar fıstık gibi. Geçmiş olsun. Artık bugünü de atlattınız ya, kim tutar sizi! Sevgiler.. 🙂
Korkumdan Ela’ya resmimi göstermedim vallahi, yine bir maymun gibisin çakar diye… Bu arada sırf ikimiz mi pembeyiz o gün? Deli kızın türküsü gibi…
Aaa, bir de kalemlerimiz yeşil. Lütfen lütfen! 🙂
eveeeeeet
Gündem çok yoğundu bugün okuyabilidim.Toplu yorum yapacağım o yüzden.Bir kere sabahın 05.30 unda kızların başına çağrılan anne,o annenin nasıl sevinç ve heyecanla göreve gittiği u unutulmuş.Tülaycığım,kıskanma,teyze kontenjanından istediğin her duyguyu dibine kadar yaşayabilirsin.Ve ”Üç Güzel GençKadın” ile”113 Kişilik Babalarının Kızları Ekibi” hepiniz mükemmelsiniz.İmza:114.Kız
unutur muyum, sadece uzatmak istemedim. Sağ kol, sol kol, arka destek, iten kuvvet, çeken halat, yaslanılan omuz, ağlanılan duvar…. Hangi ebedi görevinizi sayayım?
Doya doya yaşıyorum. Zaten onun için kıskanıyorum.Teyze olarak bu duyguları yaşıyorsam öyle bir kızım olsaydıneler olurdu acaba ?
Sevgili Esra, kadınlara ilham veren ve destekleyen bu projeden dolayı çok teşekkür ederim.
Programı izlerkende bir kadın olarak gurur duydum.
İmza:Karın projesi için kolları sıvadım. Çok heyecanlıyım. Mail attım ve cevabı bekliyorum.
Hayatında bir dönemi kapatıp, eşi sayesinde ikinci dönemi açmış bir kadın olarak, bu projenin içinde olabilmeyi çok isterim. Sevgilerimle…
Çoook teşekkür ederim; hem coşkumuzu paylaştığınız için hem de mektubunuz için. Mektupları 14 Şubat’a kadar topluyor olacağız. Sonra da öven mektuplar, söven mektuplar, hayali kocaya mektuplar gibi gruplayıp her duyguya eşit yer verecek şekilde kitaba girecek mektuplar seçilecek.