Yıl sonu sergisinde bir dede kolumu tutup, kulağıma doğru yanaştı:
– Her şey çok güzel hoca’aaanım. Elinize sağlık. Güvenle çocuklarımızı yolluyoruz. Çok güzel bir eğitim veriyorsunuz. Yalnız burada bir şey eksik.
– Teşekkür ederim, görevimiz… Eksiğimiz nedir?
– Kolonya
– Efendim? Islak mendil filansa ikramların olduğu bölüme koymalıydık haklısınız.
– Yok yok. Kolonya. Şöyle çocuklar ziyaretçilere şeker kolonya tutsaydı. Bi ferahlasaydık, fena mı olurdu?
-Hııı. Bir dahaki sefere aklımızda olsun efendim. Teşekkürler.
**
Telefon çaldı. Okulun adını söyleyerek açtım.
– Ya soruma şaşıracaksınız belki ama bi işi en iyi yapan kişi bilir dedim
– Nereyi aradınız bey’fendi?
– Okulu. Ben yuva açmak istiyorum da. Nasıl iyi kazandırıyor mu bu iş?
– ?
– Yani girelim mi? Tavsiye eder misiniz? Bir de şartlar nedir? Fiyatlar, öğretmen maaşları.
– (La havle. Kaç senelik bilgi birikimimi, deneyimimi, şirket özelini telefonda hiç tanımadığım birisine anlatacağıma gerçekten inanıyor mudur acaba?) Ben de çalışanım burada. Yetkili kişi yok. Daha sonra arayın.
– Olsun siz söyleyin, sizce gireyim mi?
– Bence durmayın girin. Bakın yetkilimiz buraya hiç uğramadan paraya para demiyo.
**
Yine telefon çaldı. Yine okulun adını söyleyerek açtım.
– 3 yaşında bir kızım var. Hemen yanınızdaki sitede oturuyorum. Okul hakkında bilgi almak istemiştim.
– Biz Mayıs sonu okulu kapatıyoruz.
– Olsun ben yine de alıym.
– Okulu komple kapatıyoruz.
– Olsun, Eylülde açılmayacak mısınız?
– Yok tamamen kapatıp, taşınıyoruz.
– Ha. Neden?
– Ev sahibimizle sözleşmemiz bitti. İnşaatı devam eden kendi binamızda diğer şubemizle tek çatı altında birleşeceğiz.
– Ev sahibi neden uzatmadı? Israr etseydiniz?
– ?!?
– Ya da başka yer baktınız mı? Şu aşağıda yine bahçeli bir köşk vardı? Oraya baktınız mı?
– İlginize teşekkürler. Her türlü seçeneği değerlendirip bu kararı verdik. Emin olabilirsiniz.
– Ben yine de bilgi alayım. Tam gün, yarım gün ne şimdi fiyatlar?
– ?!?
…. devam edecek (bir ara)
:)))) Gerçekten bu kakara kikiri olmuş.
diğerleri beş para etmez diye anlayıp mızıldanmalı mı, yoksa övgünün coşkusuna kapılıp ağzımı mı yayvanlaştırmalı? kih kih, tabi ki ikincisi. okumadıysan kakara kikiri için benim favorim şu 2 yazım. Yazarken, yazdıktan sonra günlerce güldürmüştü beni: https://kakarakikiri.wordpress.com/2012/03/21/rutin/
https://kakarakikiri.wordpress.com/2012/01/23/kadin-ne-der-erkek-ne-anlar/
Aaaaa tabiiki ikincisi ama ben de düşünüyorum ya okul açmayı biran kendimi canlandırdım telefondaki şahsın yerinde de o nedenle bana çok daha eğlenceli geldi yazı. 🙂 🙂 Bu ikisini de hemen okuyacağım.
Aklıma eski bir Demet akbağ skeçi geldi. Adam gişeye bilet almak için gider, gişe memueru bilet kalmadığını söyler ve adam defalarca hiç mi yok, diye ısrar eder.
Esra’cım senin kanında bir Alman’lık var, Türkiye’de yaşadığını unutmuşsun. Türkiye’de ‘hayır,2 zorladığında önce belki, sonra da ‘olur’a dönebilen yapıya sapıya sahip esnek bir kelimedir. ‘Nicht’ Almanay’da tek bir anlam taşır.
Neyse sen devam et telefona bakmaya, bir de seneye amca adına ben kontrol edicem şu kolonya, şeker işini.
Var valla- dakiklik, sistemasi, kuralcılık Seviyorum bu zihniyeti.! Ama tabi her yer Alman zihniyetiyle olaydı, pek sıkıcı olurdu.
Aldım bile kolonyayı:)