Başlık da, proje de Tuğba’ya ait. Demiş ki:
“Yeni bir seri başlatalım mı?
“O’nun bıraktığı işaretler” serisi?
O dediğim küçücüğün olmak zorunda değil.
Sevdiğin, eşin, annen, kuçun, pisin, tonton elli babannen belki…
Günde yüzbin işaret görür gözün eminim.
Senin gözünün gördüğünü biz de görsek mi? Ne dersin?”
Ben bu yazıyı buraya bu toplu hareket olmasa da koyardım, ama madem böyle bir zincir var-ben de pekala bir halkası olabilirim.
Gelelim “bu bu nedir bu?” diyenleri aydınlatma kısmına. Haftasonu uzun uzun keyifle kahvaltı ediyoruz. Yani güya. Önce Ela hızlıca yedi, kalktı odasına kapandı. Sonra bir sofra klasiği, sona yaklaşırken Ayça “kakam var” dedi, tuvalete yollandı. O “bitti” diye bağırınca, ben Aytuğ’u masada bırakarak, tuvalete yollandım.
Mutfağa döndüğümde Aytuğ’un ve çayının yerinde yeller esiyordu. Kahvaltılıkların bulunduğu tepsiyi de, masayı da öylece bırakıp salona sıvışmış! Hadi oturup masa muhabbeti yapmayacağız, niye tepsiyi dolaba, tabağı çanağı da makinaya koymuyorsun? Grrrrr.
Boynumun hemen yanındaki damar büyümeye, hızlı hızlı atmaya başladı ……ki fıssss.….tabağını görüverdim. Şu yukarıdaki tabağı.
Benim ince ruhlu kocam mideye indirdiği zeytin çekirdekleri, vişne çekirdeği ve limon çekirdeklerinden tabağının kenarına bir çiçek konduruvermiş.
Boşver mutfağı toplamayı filan, al çayını sen de salona sıvış. Zaten o gün Dünya Kediler Günü’ymüş , Okan Bayülgen’de duydum. Mrrrrrrr.
Bayildim! Ben de yaparim boyle seyler ve bizimkiler cok dalga gecer. Ama bu kadar guzelini gormemistim dogrusu.
Gö-re-lim. Şak şak şak. Gö-re-lim. Şak şak şak
Bu konuda İzlen’de çok malzeme var ama nasıl alırsınız da yayınlarsınız bilemem 🙂
Şöyle olabilir: sen fotoğrafını çeker, misafir sanatçı forsunla koyuverirsin…
Aytuğ yine yaptın yapacağını :))))
sevimli kaçak diyelim Aytu Tulması’na 🙂 süpermiş..
süper koca, ne diyim? 🙂
diyosunnnnn… Bu biraz seye benziyor, sinav kagidini bos verip kenarina bi cicek bocek ilistirmek. Hoca sinifi gecirtir mi acep o ogrenciye?