Çamdevirtemediklerimizden misiniz?
Benim devirmişliğim çoktur. Ancak 7 sene önce son bir çam devirdikten sonra uluorta başkası hakkında fikir beyan etmeyi, yorum yapmayı bıraktım. Anlatayım.
Büyük kızımı doğuralı 1 ya da 2 ay olmuştu. “İnsan, insan” diye kendimi sokağa attığım günlerden birinde arkadaşlarımızla Kalamış’ta bir cafede buluştuk. Ela Sultan açlık belirtileri gösterince, cafe’de bir emzirme odası filan da olmadığı için, ben tuvalete yollandım.
Makyaj için ayrılmış tezgaha bir güzel kurulup, nerem açıkta hiç önemsemeden Ela’yı emzirmeye başladım. Hamileliğim sırasında karnımda linea negra denilen, göbeğin tam üzerinden dikine geçen kahverengi bir şerit belirmişti. Göbeğimi dünya kabul ederseniz, aynen göbek deliğini teğet geçen bir meridyen gibi anlayacağınız. Bu şerit doğum sonrasında da 1-2 ay belirginliğini korudu.
İşte o sırada bir genç kızın, göbeğime gözlerini diktiğini gördüm. Baktı baktı ve “sezaryenle mi doğum yaptınız?” diye sordu. Ben anlamsız bakınca, açıklama yaptı: “bu karnınızdaki dikiş izi herhalde?”
Gülerek bunun bir çeşit leke olduğunu, sezaryen kesiğinin kasıkta ve yere paralel olarak 10 cm’i aşmayan bir kesik olduğunu anlattım. Kızcağız da iyi akşamlar dileyip çıktı.
İnsan bazen cehalet karşısında çok zalim olabiliyor. Halbuki kız bilmiyordu, sen açıkladın, orada bırak, değil mi? Hayır, masaya dönünce, ben konuşmaya hasret bir şekilde bu olayı canlandıra canlandıra ve ballandıra ballandıra kendi yorumlarımı da ekleyerek anlattım:
“Yuh, karnıyarık gibi sanki baştan başa yaracaklar karnımızı. Puhaha haaa” kısmında arka masada bana bakan, bir çift zeytinle göz göze geldik! Puhaha haaaa’m sönmekte olan bir balon gibi azalan, cılız bir sese dönüştü. Zeytin gözlere doğru hafifçe kafamı sola yatırdım, dudaklarımı büzdüm. Bulunduğum yere çöktüm.
İmdadıma yaygarayı basan Ela yetişti: “Durun ben bi altına bakayım. Emdi ya, kaka yaptı galiba.”