Bu yazı misafir sanatçı erhantoker tarafından yazılmıştır.
Sene 1983, mevsimlerden okul mevsimi, yer Maçka Teknik Lisesi Elektronik atelyesi…
Efendim haftalık ders programında 5’i ıvır zıvır 12’si temel ders olmak üzere 17 ders var. Atelye dersi haftada 15 saat ve tamamı büyük elektronik atelyesinde yapılıyor. Yaşları 14-15 arası değişen 34 erkek 1 kız var sınıfımızda. Derslerden bunalmış, kanı kaynayan, her salakça şeye gülen, aklımız sıra her şeyle dalga geçen bir sınıfız.
O dönemde sık sık stajyer öğretmenler de geliyor okulumuza. Bir çoğu bizden 3-4 yaş büyük. Atelye önlüklerini de giyince bizden farkları kalmıyor. Kendilerine her türlü şakayı yapıyoruz. Yine aynı dönemde okula Tayyar isminde yeni bir atelye öğretmeni gelmiş. Orta boylarda genç bir öğretmen. Öğretmenin adını duyduk ama hiç görmedik. Bizim atelye dersimize gireceği söyleniyor. Bir gün atelyede toplandık gene hocayı bekliyoruz. Şakacı bir arkadaşım “‘Tayyare’ gelmiş, derslere giriyormuş” dedi. Ben de bağıra bağıra ‘Tayyare burada mı Tayyare‘ diye şakalaşıyorum. Gençten bir ses arkamdan “ismini ve numaranı söyle bakalım” dedi. Tahmin edebileceğiniz gibi sesin sahibi elinde ebonit sopası ile genç öğretmenimiz Tayyar Bey’di. Sopanın tadını tavsiye etmem. Sonradan hocamızın adı ebonit sopası ile özdeşleşmiştir.
Tayyar Hocam ile okul sonuna kadar hiç anlaşamadık, beni hiç sevmedi. Fakat derslerinde bana karşı çok objektif davrandı. Ben de onun derslerinde çok iyiydim. Ayıptır söylemesi tekmil 10 idi notlarım. Bana kattıkları ve öğrettikleri için kendisine çok teşekkür ederim. Bu vesile kendisinden tekrar özür diler, ellerinden öperim.
Kakara Kikiri diyor ki: “Buraların benden sorulması münasebetiyle, yazının burasında fikrimi beyan etmeden geçemeyeceğim. Tayyar Öğretmen, sağolsun, objektif davranmış filan ama, hiç kimse çocuğun biri “Tayyare” dedi diye sopalamakta haklı olduğuna beni ikna edemez. Evet, saygısızlık yapmışsın ama saygısızlığın karşılığı da kötek değil. Bence o senden özür dilesin.
Ayrıca suçu ikizine atıp, sıyrılsaydın keşke:) Aynı sınıfta değil miydiniz?
Bu etrafında olduğunu farketmeyip, çam devirme hikayelerinden bende de var. Üstelik hem öğrenci hem Tayyare rolünü üstlendiğim farklı farklı hikayeler…Dur hemen ben de bir tane anlatayım. Azzzz sonraaaaa….”
Tayyar Hocamın da kendine göre sebepleri vardır. Anadolu’dan kopup gelmiş öğretmenler. Her şeyden çekiniyor, ne yapacağını tam bilemiyorlar. Şimdi olsa o da yapmazdı, ama o dönem ara sıra dayak vardı okullarda. Hiç bir yerim şişmedi (avuç için dışında), sakat kalmadı, aşırıya kaçılmadı. Bana emeği geçen Nazif, Tayyar, Sıdkıye, Tijen, Sevil, Ekrem, Adil, Ayşegül, Mehmet Ali hocalarıma çok teşekkür ediyorum.
Orhan Makine bölümündeydi. Onlarda dayak eğe ile atılıyordu. Tatlı Ahmet hocamdan benim de eğe yemişliğim vardır.