Komşu Komşu, hu huuuu


Yazıyı yazış amacımı okuma tembelleri sonunu getiremezler belki diye en başında şak diye söyleyivereyim. Heyecanı kaçmaz merak etmeyin.  Geçen gün karşı komşumuz koca bir hevenk muz verdi! Hemen bayram ertesi olması sebebiyle “nerede o eski bayramlar” havasında olmamdan mıdır nedir, nasıl hoşuma gitti anlatamam.

Önce, ben çöpü bırakmak için kapıyı araladığımda, o maviş gözleriyle: “1 dakka ablacım” dedi. Ben kılık kıyafetimin ev hali olmasından dolayı yabani bir şekilde Aytuğ’u çağırıp “baksana kapıya” dedim,  Sonra da bize, çocuklar yesin diye, Anamur’dan gelmiş muzlardan verdi.

Böyle gülmekle, mutluluktan ağlamak arası bir ruh haline büründüm. Her dolabı açıp, muzları görüşümde de öyle oluyorum. Velhasıl yazının ana fikri, komşudan bir şey almak insanı acayip mutlu ediyor. Belki kapar bir tabak bir şey götürürsünüz diye söylüyorum.

Aslında o mavi gözlü yaşlıca adam, gerçek komşumuz değil. 2 sene kadar önce karşı dairemizdeki, epey nazımızı çeken orta yaşlı karı-koca kızlarını evlendirip taşınmaya karar verince, yerlerine bizim yaşlarımızda, sürekli gülümseyen, telaşe içinde koşuşturan, neredeyse 12 ayın 8 ayını İstanbul dışında geçiren bir adam taşındı. Ne Amerikan filmlerindeki gibi bir sepet kurabiye ya da elmalı pay alıp hoşgeldin’e gittik, ne de Türk tipi “sizin evde öteberi yoktur” diye bir tencere çorba gönderdik! Sadece asansörde filan karşılaşırsak günaydın, nasılsınız… İşte o kadar. Gerçi adam heyecan içinde hep en detaylı şekilde bir şeyler anlattı durdu bize. Bir ara Aytuğ kendisini adamın büyüsüne kaptırıyordu …ki.. gerisin geri aramıza döndü neyse ki.

 Sonra kendisine minik bir Golden Retriever aldı; Efe. Sonra da kendisi seyahatteyken eve ve Efe’ye bakması için yaşlıca bir bey de katıldı ev ahalisine. İşte mavi gözlü yaşlıca adam o adam. 

Bizim kızlar Efe’ye bayıldılar. Efe de kızlara. Arada bizim kapı aralıkken Efe kaçıp kaçıp bize geliyor,  salonda 3’ü deli gibi koşturup oynaşıyorlardı. Yine Efe’nin ziyaretlerinden birinde, Aytuğ da bu 3’lüye katıldı. Almış bir paçavra bez eline, bir ucu Efe’nin ağzında, bir ucu Aytuğ’da çekiştirip duruyorlar. Kızlar da sıçrayıp, gülüşüyorlar. O sırada köpeğin ağzından beyaz bir şey fırladı, bir baktık hafif kanlı bir diş! Allah’ım kaynar sular döküldü başımdan. Emanet gelmiş hayvanın dişini söktük. Ne denir ki geri verirken: “buyrun bu köpeğiniz, bu da dişi” mi?

Ama hayvanın neşesinde bir değişiklik yok. Hemen köpekler konusunda tecrübeli kardeşimi aradım. Aynı çocuklardaki gibi süt dişleri dökülüp yerine esas dişler çıkarmış.” O düşen süt dişidir.” deyince rahatladım.

Velhasıl diş dökme ile başlayan ve sonra burada sayamayacağım bazı iniş-çıkışlar yaşayan komşuluk ilişkilerimiz yan masadan gönderilen muz tabağı ile şu anda lale devrini yaşamakta! Efe dışında hala isimlerini bilmiyoruz o ayrı:)

2 thoughts on “Komşu Komşu, hu huuuu

  1. Senin yazın ile ilgili mail gelmeden az once bir arkadasıma mail attım, konu bölümünde ise yazdıgım “huuu komsuuu” idi. Telepati bu mudur acaba? Birden içim ürperdi 🙂

  2. Sizin evde bir diş sorunuvar anlaşıldı…Gelirken bahçeye girmeden sporcuların taktığı cinsten koruyucu filan takmak gerekecek herhalde.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s