Şimdi okullu olduk (ya da her an olabiliriz)


Bugün sabah okula geldiğimde, karşılaştığım sahne,  aşağıdaki yazıyı yazmama sebep oldu. Gerçi çok daha bilimsel dille yazılmış ve kibarını zaten yeni başlayanlara veriyoruz; ama bugün bunu yaşadığımıza göre o kibar yazının anlaşıldığına şüpheliyim. Bu da böyle bugünün heyecanıyla ve halk diliyle yazılmış versiyonu olsun! Konumuz; “anaokuluna başlama sürecini nasıl yumuşak atlatırız, acaba biz çocuğumuzun okula başlamasına hazır mıyız?”

Anneler, babalar geliyorlar görüşmeye, surat şöyle:

İlk lafları:

“Ağlar mı?” Cevap veriyorum: (Muhtemelen) Ağlar …da ağlamasıyla ilgili nedir bu korkunuz? Çocuk bu; ağlar. Sonra susar.

Sanırım bu yazıdan sonra velilerimizde bir azalma olacak, göndermeyi düşünenlerde de tereddüt başlayacaktır. Ama olsun, belki bir iki kişiye yararım dokunur diye ben yine de yazacağım.

Biliyorsunuz, bebekler ilk iletişimini ağlayarak yapar; acıktığında, uykusu geldiğinde, kucak istediğinde, aslında herhangi bir şey istediğinde AĞLAR! Ancak büyüdükçe ve aslında isteğini, musuzluğunu başka şekilde göstermeyi öğrenmişken de kolayına gittiği için (ve işe de yaradığı için) çocuk ağlamayı hatta tutturarak ağlamayı tercih edebilir. Eğer siz de anne/baba olarak bu oscarlık oyunu yerseniz, her fırsatta bu gösteriyi ön sıradan üstelik de interaktif bir şekilde seyredersiniz.

Okula Uyumu Kolaylaştırıcı Öneriler:

Başlamadan önce (“acaba hazır mı?” dönemi):

1- Hemen bir aynaya bakın, yüzünüz yukarıdaki şekildeyse direkt vazgeçin. Çocuğunuz bir süre daha evde bakıcıyla izdivaç programlarını seyretmeye devam etsin. Bu hepimiz için daha kolay olacaktır.

2-Daha okul bile gezmemişken, “acaba hazır mı?” diye endişelenip uykularınız kaçıyorsa  hemen vazgeçin. Annane ya da babaanneyle gün gezmelerine gitmeye devam etsin. Bu hepimiz için daha kolay olacak, üstelik büyükannelerin “ay çok yordu sizin velet” diye nazlanma, sızlanma hakkı da baki kalacaktır.

3-“Acaba hastalanır mı?, Arkadaşları tarafından ezilir mi? Yemeğini nasıl yiyecek?” diye içiniz içinizi kemiriyorsa, hemen vazgeçin. En iyisi çocuğunuzu gözünüzün önünden ayırmayın, gak deyince blenderdan geçirilmiş organik süt, badem, kuru üzüm, organik yumurta, bal karışımını, guk deyince her gün yeni bir oyuncağı vermeyi ihmal etmeyin! Sırtına sürekli havlu koyun, yerine sınavlara girin, hatta iş görüşmesinmde onun yerine siz gidip müdürüyle görüşün. Her fırsatta çocuğunuzun nasıl özel ve bir o kadar da zor çocuk olduğundan, sizin nasıl da saçını süpürge eden, mükemmel bir anne/baba olduğunuzdan bahsetme fırsatını, okula verip kendi ayakları üzerinde durmasını öğreterek, elinizden kaçırmayın.

Okulda ilk günler (hazır olduğunuza karar verdikten sonraki dönem)

1-

Çocuğunuza günler öncesinden, onu psikolojik olarak hazırlamak amaçlı detaylı açıklamalardan kaçının. “Artık büyüdün, ağabey/abla oldun.” gibi ağır sözler onun taşıyabileceğinin/algılayabileceğinin üzerinde olabilir. Ayrıca olayı gözünde büyütmesine neden olacaktır.

2-                                                          Çocuklar mükemmel yaratıklardır. Onun yanında yöresinde okulla ilgili KAYGILARINIZDAN bahsetmeyin. Çocuk uyurken bile duyar, söylenmeyeni hisseder, ciğerinizin taaa içini bilirler.

3- Araba kullanmak isterse anahtarı veriyor musunuz? Sadece çikolatayla

beslenmek istese paşa paşa gider bir koli alır mıydınız? Peki neden okulu sevip sevmediğinin kararını ona bırakıyorsunuz? O bu kararı verebilecek olgunlukta mı? Kendi önceliklerini belirleyebilir mi? Anne ve baba olarak ipleri elinize alın, kararı SİZ verin. Ona sadece bu kararı kendisinin aldığını zannetmek kalsın.

4-Okula güvendiğinizi hissettirin. Ondan önce emin adımlarla sınıfına girin. İlk fırsatta sınıftan çıkarak müdür odasında bekleyin. Bulunmadığınız ortamlarda da güvende olduğunu hissetmesi için fırsatlar yaratın. Bunları endişeli değil, sessizce ve tereddütsüz yapın. Bir kaç gün sonra, onu bırakıp gitmeniz gerektiğinde vedalaşma faslını kısa tutun. Dizilerdeki gibi 90 dakikayı doldurma amaçlı bu sahneyi sündürmeyin.

5- Çocuk oyuna daldıysa ona açıklama yapmadan (kelimenin tam anlamıyla) sıvışmanızda hiç bir sakınca yoktur. “Ama ben hep gideceğimi ona söylerim.” “Hiç yalan söylemedim.”ci anneler, bu yaptığınız yalan söylemek değil:

Bu olsa olsa, arı kovanına çomak sokmamak ya da uyuyan yılanı uyandırmamak

Ayrıca hiç mi yalan söylemiyorsunuz hakikaten? (Hadi bak bu son kaşık. Aç ağzını. Yemezsen hasta olursun.)

6-Ertesi gün gelmek istemezse, bir şekilde kandırıp (evet yine yalan???) mutlaka getirin. (Bir kağıt vermem lazım vb.) İkna etmek için detaylı açıklamalara girmeyin (iyice batarsınız) çocuk ikna olmaz. Sadece siz daha fazla sinirlenirsiniz.

Eğer yukarıda yazdıklarıma gülebiliyorsanız; iyi haber, sizin çocuğunuz kolayca okula alışacaktır.

Eğer yazdılarım abartılı geldiyse ya da herhangi bir tanesi sizi sinirlendirdiyse, üzgünüm SİZ iplerini çocuğun eline vermiş anne/babalardansınız. Tüm hayatınız boyunca kolaylıklar dilerim.

İkinci gruptakiler, yazdıklarımı bir kez daha okuyun. Ben size “çocuğu sürükleye sürükleye okula getirin, kapıdan içeri atıp kaçın. Bırakın ağlasın, ağlaya ağlaya yorgun düşüp susacaktır. Çocuk o ne bilecek? Ne verirseniz onu alır” demiyorum.

Rahat olun, endişelenmeyi bırakın diyorum. İlk önce okula siz güvenin ki çocuk da güvensin. Siz kaygılanmayın, ki çocuk da kaygılanmasın diyorum.

Sen de kimsin be kadın diyebilirsiniz? Ben pedagog değilim, eğitimci değilim, mükemmel anne hiç değilim… Sadece objektif bir gözlemciyim. Mayıs 2008’den beri 200’ün üzerinde anne-baba ile karşılaştm- yarısı kadar çocuğun alışma sürecine tanık oldum, 10 kadar da zor bir alışma süreci yaşayan çocuk tecrübe ettim!

Şunu rahatlıkla söyleyeyim ZOR ÇOCUK YOKTUR, ONU ZOR YAPAN ANNE BABA (annane, babaanne, dede..vb) VARDIR! Lütfen önce kendinizi iyileştirin. TUTARLI olun.  KARARLI olun.

Böylece hem okul, hem siz  ama bunlardan daha da önemlisi ÇOCUK bu yeni süreci daha kolay yaşayacaktır.

Sorusu olan?

5 thoughts on “Şimdi okullu olduk (ya da her an olabiliriz)

  1. mukemmel bir ozetleme olmus , esra ablacım… Bu tespitler tıp 1. sınıfda Atalay Yörükoğlu dersine götürdü beni. Atalay hoca Turkiyenin her yerinden çocuklarını tedavi ettirmek isteyen ebeveynler gelir, çocuklarla oynar anne ve babaları tedavi eder; evlerine gonderirim derdi.. Aslında çocuklar her ama her konuda oscarlık oynarken biz yetişkinleri ne kadar kolay manuple ettiklerinin farkındalar..

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s