Eminim “uyduruyor” diyorsunuz, “hep senin mi başına geliyor kardeşim” diyorsunuz. Ama inanın doğru; kurgu yok, ekleme yok… Olay henüz çok yeni ve bir sonuca bağlanmadı, benim yazma sebebim-olur da 34 ELA 53 plakalı gri bir Toyota Corolla, Verso görürseniz ve içindeki biz değilsek bize ya da 155’e haber vermeniz!
Cumartesi günü ayaklarımızı uzattık, zeytinlikler arasında püfür püfür oturuyoruz. Bir arkadaşımız telefon etti: “Nereye gidiyorsunuz? Arkanızdayım.” diye.
Sağımıza solumuza baktık, “nerde arkamızda?”
-“Kavacık civarında, ikinci köprü girişinde..”
“Yooo, biz Çanakkale’deyiz!”
Arkadaşımız şakacı bir arkadaştır, dolayısıyla inanmadık. Yeminler etti: “Aynı sizin araba, marka, model, renk. Plakası da 34 ELA 53. Hatta içinde çoluk çocuk bir aile var!”
Fotoğrafını çekip gönderene kadar, biz şaka yaptığına olan inancımızı sürdürdük. Ama doğru, bizim arabanın tıpatıp aynısı! İnanmayacaksınız üstünün tozu bile aynı…
Bir süre olayı idrak edemedik, sonra hemen polise gitmek aklımıza geldi. En azından “Şikayet edelim gerekirse plakanın satışını durduralım. Çalıntı arabayı birisine satarlar, biz uğraşırız temizlemekle, ispatla” dedik. Esas önemlisi de“ öbür arabanın kazaya, belaya, teröre karışması ve bizim başımızın yanması” ihtimaliydi.
Kocam, babam ve bendeniz, ikizi olduğunu öğrendiğimiz arabamıza atlayıp en yakın Emniyet Müdürlüğü’ne yani Ezine’ye doğru yol almaya başladık. Bende, nedense ajan filmlerinde rastlanacak türde, bombayı patlamasına 2 saniye kala durduracakmışçasına tatlı bir heyecan! Beyler önde çok ciddi biçimde olasılıklardan bahsediyorlar, ben de arkada kıpır kıpır:
“Belki paralel evrende kayma yaşanmıştır. Biz aynı zamanda ordayızdır.” “Ay acaba Matrix’de miyiz?” “Onlar bizse, biz kimiz?” filan gibi şakalar yapmaya çalışıyorum.
Geri dönüp öyle bir baktılar ki… SUSTUM!
Neyse sonunda emniyete vardık. Kapıdaki bekçi dahil, sonradan başımıza üşüşen mahalle esnafı, emlakçı, berber hariç, 8 kişiye filan olayı sil baştan anlatmak zorunda kaldık. Allah’tan meraklı esnafa gerekli açıklamaları memur arkadaşlar yaptılar, biz nefesimizi yormadık. Her yeni kişi farklı bir fikirle çıkageldi; biri plakayı değiştirmemizi önerdi. Biri arabayı satıp kurtulmamızı…
7 satırlık ifademizi yazmaları, mühürlemeleri 2,5 saat sürdü! 2,5 saatte ne yaptılar diyeceksiniz, ama 8 kişiye olayın baştan anlatılması, Kavacık’ta görülen arabanın ve bizim arabanın resimlerinin çıktı alınması, hangi birimin bizim ifademizi alacağına karar verilmesi ve en en en önemlisi tutanağa yazacakları motor no ve seri no’nun bulunması vakit aldı tabi. İlgilenmek zorunda oldukları başka bir vaka olmaması da bizim şansımız!
Motor ve seri numaralarını bulma kısmı 1 saat kadar sürdü; 5-6 kafa motorun içerisinde arandılar, en yakın oto tamircisi Erol Taş Bey’e gidildi, berber arkadaştan hani saç kestirince saçın arkasını gösterdikleri o koca ayna var ya, o ödünç alınıp motor arkalarında gezdirildi. O sığmayınca bir motosikletin yan aynası bulunup getirildi.
Bu esnada Aytuğ çoktan, arabanın kitapçığında numaraların nerede olduğunu gösteren sayfayı bulmuştu! Ama arabanın içerisindeki 5-6 kafa: “Arkadaşım sen çekil kenara” şeklinde onu susturdular. Orayı burayı kurcalamaya, kuytu köşelere fener eşliğinde ayna sokuşturmaya devam ettiler.
Neyse ifademizi verip, bir kopyasını aldıktan sonra, eve döndük. Satış yapılmaması için Emniyete ve Noterler Birliğine de bildirildi. Bugün de şikayetimizin İstanbul ayağı vardı. Tabi ki yepyeni öneriler, çözüm yolları…
Yazının özü: Siz de öyle arabanız içinde giderken olur da bizim arabaya rastlarsanız 155’i arayınız!
Plaka çok kolay: 34 ELA 53.
Bu olay şerefine Nil Karaibrahimgil’den geliyor: Organize İşler Bunlar…
Aynı model, aynı renk, aynı plaka, bu kadar da olur mu denecek bir olay. Belki hepimizin arabalarından birer kopya var da bizim haberimiz yok
tabi, kesinlikle. arkadaş görüp, amaaan boşver deyip bizi aramasaydı bizim de olmayacaktı!